Şamanizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şamanizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mağara Sanatı -2. Bölüm: Altamira Mağarası

Paleolitik Çağ mağara resimleri, istisnalar bulunmakla beraber mağaraların iç bölgelerine, az ışık alan yerlerine yapılmıştı. Uzmanlara-teorisyenlere göre mağara resimlerindeki hayvanların, o dönemki insanı için hem mitik ve hem de ekonomik değeri vardı. (Mağara Sanatı: Lascaux Mağarası" 1. bölüm yazısı için tıklayınızPaleolitik çağın insanı, avcı-toplayıcı kabilelerden oluşuyordu. Besin ekonomisinin ve kıtlığın dürtüsel motivasyonu içinde, hayvan çizimleri kutsaldı. Bizon ve at gibi önemli figürler, mağaranın ana duvarlarını süslerken; yırtıcı ve yabani hayvanlar çoğunlukla mağaranın dip bölgelerine, kenar alanlarına çizilmişti.
Lascaux Cave paintings - ca. 15,000-13,000  BCE, pigment on stone, Dordogne in France
Lascaux Mağarası

Çizimler, mağaraların iç kısımlarında yer aldığı için su, oksitlenme ve rüzgâr gibi yıkıcı etkilerden belli oranda korunmuş ve günümüze ulaşmıştır. Geometrik işaretlerin kullanımı ve hayvan figür çeşitliliği, tarih öncesi yaşam koşullarının yarattığı özgül sembolizasyon ve kompozisyonların dışavurumudur.

Mağara çizimlerinden genellikle insan resimleri basit ve özensizdir, kadın betimleri ise yok denecek kadar azdır. Perspektif deneyiminin henüz gelişmediği, çoğunlukla profilden figürlerin temsil edildiği, hatta üst üste binen çizimlerde figür profillerinin uyuşmadığı görülmektedir. Çizimlerde yaşanan gerçekliğin tümünün temsili olarak manzara resmine ise hiç rastlanmamıştır.
Cave of Altamira - Paleolithic Cave Art, from Northern Spain
Altamira Mağarası

Altamira Mağarası


1879’da İspanya’nın kuzeyinde keşfedilen Altamira Mağarası, tarih öncesi çağlara ait mağara çizimlerin keşfedildiği ilk bölgedir. Mağaradaki duvar çizimlerinin M.Ö. 16.000-11.000 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektir. Altamira ilk keşfedildiğinde, çizimlerindeki detaylı ve renkli görünümü nedeniyle doğruluğundan şüphe edilmiş, ancak ilerleyen yıllarda Güney Fransa’da benzer mağaraların bulunmasıyla gerçekliği kabul edilmişti.
Altamira Cave Painting -16,000- 12,000 BCE, Spain

Cave  of  Altamira, in Spain
Bizonlar - Altamira Mağarası
Altamira duvarlarındaki hayvan figürleri içinde özellikle bizon (yaban öküzü) dikkat çekmektedir. Paleolitik insan kömür, hermatit ve demiroksit ile toprak, yağ ve kili bir arada kullanarak çizimlerini renklendirmişti. Renkler arasındaki ton farkları, gölgelendirme ve detaylandırma ile Altamira mağarasındaki çizimler, perspektif içermese dahi teknik becerisi ile etkileyicidir. Altamira ve bölgedeki diğer mağaralarda, duvar resimlerinin yanı sıra araç-gereçler, yemek kalıntıları, ocaklar gibi yerleşik hayata dair bulgulara da ulaşılmıştır.
Bison figure at Altamira Cave Painting -16,000- 12,000 BCE, Spain
Bizon figürü - Altamira Mağarası
Avcı-toplayıcı yaşamın imgesel karşılığı olan bu çizimler, yaygın kanıya göre Şaman olarak bilenen büyücü kabile şeflerinin çalışmalarıdır. Çizimlerin, avlanma öncesi ve sonrası ayinlerde, totemlerde kullanıldığı düşünülmektedir. Tarihin değişik dönemlerindeki konar-göçer topluluklarda ve Asyatik kavimlerde de, Şaman inancıyla iç içe geçmiş benzer çizimlere-ritüellere rastlanmıştır. Güney Fransa’da bulunan Trois-Freres Mağarası’ndaki Şaman benzeri insan figürü, bu kanıyı desteklemektedir.
"The Sorcerer" orginal and skech - from the cave of Trois-Frères
Şaman imgesi bulgusu ve çizim kopyası
Devam Edecek...

Müziğin Kökeni ve Şamanizm



Müziğin Kökeni

Müziğin tarihine ait ampirik verilerin değerlendirilmesi dahi, çoğu kez sezgiye dayalı spekülatif bilgiler içerir. Konu dil ve müzik olunca, evrenselliğin ve tarihselliğin iç içe geçtiği karma yapı ve anlamlarla karşılaşırız. İnsan bedeni, evrensel olarak sağ elini ve beynin sağ bölümünü kullanma konusunda daha beceriklidir, gelişmiştir. Evrensel müzik algısında, dalga boyu titreşiminden dolayı la, do ve sol; kulağa hoş gelen (konsonans) seslerdir. Müzik, birçok dile Yunanca “Musike” (Musa’ların, Perilerin konuştuğu dil) kelimesinden geçmiştir. Müziğin ortaya çıkışı konusunda net ve tek bir kaynağa sahip değiliz, tarih öncesi dönem mağara duvar resimlerinde dans figürleri var. Dans ve ritmik hareketlerin kökenleri, homo sapiens öncesine kadar gidiyor. Kuşlarda olduğu gibi insanlarda da dans hareketleri; eş seçimi (cinsel seleksiyon) için önemli bir unsur idi. Müzik aleti olarak elimizdeki en eski bulgu, Neandertal insanı’ndan kalma olduğu düşünülen Ukrayna-Sibirya havzalarındaki mağara kazılarından çıkarılan ve 40-35 bin yıl öncesine ait hayvan kemiğinden yapılmış kavallar.
40-35 bin yıl öncesine ait Kemik Kavallar

Tek Sesliden Çok Sesliye Geçiş

1980’lerde, M.Ö. 2800’lü yıllarından ve Mezopotamya bölgesinden kalma kil tablet üzerinde nota sistemine benzer veri bulundu. Böylece müziğin tek sesliden çok sesliye geçtiği genel bilgisi, yıllar sonra yalanlanmış oldu. Tarihsel süreçte şarkı, dans ve ağıt içeren topluluk eylemleri vardı, Asya ve Afrika yaşamında müzik, dans ve ayin uzun zaman iç içeydi. Organum (temel ve değişmeyen ses melodisi) dikey olarak kendine eşlik eden iniş-çıkışlı ses ile çok sesli müziği oluşturdu. Batı Müziği, yarım aralıklardan oluşan 12 notalı sistem dir; yarım aralıklardan oluşan küçük ses sistemine, koma denir. Batı Müziği, dikey olarak çok sesliliği elde etmek için, koma nüanslarını yoksullaştırmıştır; koma nüanslarının azalması ile yatay melodik harmoni cılızlaşarak, yerini çok sesliliğin temeli, dikey seslilik ve ölçü düzenine bırakmıştır.

Bozkır Topluluklarında Müzik: Şaman ve Coşkunluk Hali
Yazılı tarih öncesi Bozkır topluluklarında müzik, hayvanlarla konuşmak anlamına geliyordu. Bozkır toplulukları, medeniyet havzasının dışında konar-göçer yaşadıkları için hayvanlarla iletişime öykünüyorlardı. Günümüze ulaşan en eski destan Gılgamış’ta Enkidu, bozkırdan gelen ve hayvanların dilinden anlayan kahramandı Enkidu, Gılgamış ile dost olup, medenileştikçe hayvanlarla olan konuşma yeteneğini kaybeder. Tarih öncesi ve sonrası göçebe yaşayan topluluklarda, halklarda Şamanizm kültürü ve pratiği binlerce yıl devam etti. Günümüzde çok azda olsa Sibirya bozkırlarında, Afrika ve Latin Amerika yerlilerinde şaman inancının ve ayinlerinin izleri görülmektedir. Tarihte Şaman inancının etkili olmasındaki temel nedeni şamanların, insanın doğasındaki dürtü malzemesini serbestçe ifade etmeleri ve göstermeleriydi. İnsanların ruhsal mekanizmasındaki aşkın (imajinal varoluş) halini yaşayan Şaman, insanları gösterdiği performans ile etkiliyordu. Peki, medeniyet havzasındaki peygamberlere de şaman diyebilir miyiz? Dürtü malzemesini insanlara yansıtan ve bu olağandışı davranışlarıyla insanları etkileyen bazı peygamberler aslında, şaman kültürünün devamıydı. Delirme ve coşku içeren Şaman performansı, unuttuğumuz veya bastırmaya çalıştığımız içsel bir aynalamanın psişik görünümüdür ve insanın etkilenmemesi imkânsızdır.

Şaman çizimi, Güney Afrika Yerlilerinin Mağarasından

Şaman Müziği

Şaman pratiğinde müzik, temel ritüeldir. Şaman müziği, köken olarak Tuna Türkleri'ne dayanır; günümüzde Sibirya şamanlığı, neo-Şamanizm olarak varlığını sürdürmektedir. Ölçü, her müzik eserinde melodiyi belirlemez; ölçüden bağımsız olarak melodi vardır. Çok sesli gırtlak ve vokal icralarına, doğaya öykünerek insan sesini polifonik olarak kullanan Moğolistan şamanlarında halen görüyoruz. İnsan sesinin oktavları arasındaki bu serbest dolaşım, kimi zaman yoğun hırlamalar ve böğürmeler biçiminde seslendiriliyor. Şaman ritüelleri, bir şaman ve onun çevresinde toplanmış insanların; geniz arazide dans, ağıt ve coşku ayinleri idi. Şaman saz veya benzeri bir araç ile ses çıkartırken; Batı müziğindeki gibi dikey değil, oktav üzerinden yatay olarak çok sesli müzik icra eder. Şamanlar, medeniyeti ve onun dürtü kontrollerini kabul etmemişlerden oluşuyordu ve böylece onlar, medeniyet havzası dışındaki alternatif yaşamın temsilcisi oldu.

Konuşmacı: İskender Savaşır
Ekleme ve düzenleme: Ahmet Usta