Anti-Oedipus Üzerine Bir Mektup - Gilles Deleuze



Anti-Oedipus’un tüm bilgi aygıtından kurtulduğu söylenemez. Hâlâ pek akademik, fazlasıyla bilgecedir ve düşlenen pop-felsefe ya da pop-analiz değildir. Ama şuna şaşırdım: Bu kitabı zor bulanlar, fazla kültüre sahip olanlardır, özellikle de psikanalitik kültüre sahip olanlar. 

Onlar şöyle diyorlar: 'Organsız vücut beden nedir? Arzu makineleri ne demektir?' Bunun tersi olarak az şey bilenler, psikanalizin bozmadığı kimseler ise, daha az sorunla karşılaşıyorlar ve anlamadıklarına kaygısızca boş veriyorlar. 

Bu kitabı okumanın iki yolu vardır: Ya içerisine kapatan bir kutu olarak düşünürüz kitabı, o zaman gösterilenleri ararız. Ve sonrasında, daha da sapkın ve bozulmuşsak, gösterenin peşine düşeriz. Ve onu açımlayacak, yorumlayacak açıklamalar arar, kitabın kitabını yazarız, sonsuza kadar.

Ya da diğer yol: Kitap küçük bir "anlamlandırmayan makine" olarak düşünülür. Tek sorun şudur: ”Bu makine işliyor mu ve nasıl işliyor?" Ve size göre nasıl işliyor? Makine size göre işlemiyorsa, hiçbir şey olmuyorsa, o zaman başka bir kitap alın. 

Bu anlamda psikanalizin lümpen proleteryasından gelen güzel mektupları, eleştirmenlerin makalelerinden çok daha önemsiyoruz.

“Ben şuyum, ben buyum” diye düşünenlere ve ayrıca psikanalitik bir şekilde düşünenlere (çocukluklarına ya da yazgılarına gönderme yapanlara) karşı belirsiz, şüpheli sözlerle yaklaşmak ve düşünmek gerekir. Narsisist olmayan, Oidipusçu olmayan o kadar çok vazgeçilmez araştırma ya da deneme var ki. Sorun, insanlık içinde şu ya da bu oluş değil; daha çok bir insandışı oluş, evrensel bir hayvan oluştur.

Anti-Oedipus’un en sevdiğim cümlesi şu: "Hayır, asla şizofren görmedik."

Gilles Deleuze, 1973

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder